2 Haz 2013

Taksim Gezi Parkı ve Çıkarılacak Dersler

Yine çok güzel başardık en güzel yaptığımız kutuplaşma olayını ama en azından bu sefer ders çıkarmak için daha görülür ipuçları yakaladık. Ama herkes eminim ki bu dersleri çıkarıp bir sonraki adımında ona göre davranmayacaktır. Yinede biz görülür şeyleri bir gözden geçirelim.

Öncelik sebep göründüğü gibi sadece ağaçların kesilmesi gibi bir şey değildi. Yapılan eylem bir şeye veya bir şeylere TEPKİ olarak yapılmıştı. Neden durduk yere tepki göstersin ki insanlar elbette hepsinin haklı sebepleri var(şu yasa bu yasak bu uygulama diye anlatmayacağım daha genel görünür şeyleri konuşmak istiyorum). Herkes bunu hükumete bir tepki olarak gösterse ve bir çok insan öyle inansa da bence en önemli neden ülkedeki adam gibi muhalefet eksikliğidir. Birileri siyasi alanda hükumete muhaliflik görevini yapamadığı için artık insanlar bu görevi yapmak için sokağa indi. Hükumete bir dur demek istedi. Aslında demokratik toplumlarda gösteriler her ne kadar bir hak olsa da gösterilerden önce bir muhalif grubun parlamentoda hükumeti dürtmesi, hop kardeşim sen ne yapıyorsun demesi lazım. Ama bizim ülkemizde ki muhalefet her konuda mahalle kavgalarındaki söylem seviyesini aşamayacak ölçüde rastgele konuştuğu için artık doğru söylediği şeylerinde bir anlamı kalmamakta bir bakıma kendi kendini saf dışı bırakıp hükumete meydanı boş bırakmaktadır. Eğer her konuya muhalif olmaya çalışıp saçmalarsanız belli bir zaman sonra artık sizin savunduğunuz savların bir önemi kalmayacaktır, kendi aramızda konuşurken böle durumlarda biz laçka olmak deriz. Bu durumda da kontrolsüz güç haline gelen hükumetin yaptıkları hayliyle insanlara batmaya başlar bide buna üslup bilmezliği ekleyince en son durum gördüğümüz gibi olur. Hükumete karşı gözüken bu tepki özünde bu şekilde muhalefete karşıdır. Bence ilk ve en önemli sebep işte bu muhalif eksikliğinin getirdiği yeter artık durumudur.

Diğer yandan bir başka sebep uzun süredir aynı partinin iktidarlığı. Bu aynı zamanda birileri uzun zamandır iktidar olamıyor demektir. Ülkemizde maalesef böyle bir kutuplaşma oluşuyor oluşturulmaya çalışılıyor. İktidardakiler ve diğerleri. Öğrenmemiz gereken bir şeyi unutuyoruz. Ülkeye faydamız olması için iktidarda olmaya gerek yoktur, biraz önce anlattığım gibi muhalif olsanız adam gibi zaten ülkeye en büyük faydayı sağlarsınız. Ama takım tutar gibi siyasi parti taraftarı olmak zamanla bizleri bölük bölük insanlar haline çevirdi bilmem farkında mısınız. Ama zamanla da bu bölükler iki ye indi, bir tarafta hükumet diğer tarafta hükumet olmayanlar. Taksime gidenlerin çoğu giderken parti bayraklarını daha da önemlisi parti kimliklerini bırakarak gittiler ama ora ki toplanmayı besleyen fikirlerin kaynağında kim ne derse desin geçmişten gelen o partizanlık duygusu da vardır. O partizanlık duygusu iktidar olamamışlığın getirdiği iktidar olma, kendi siyasi fikrini ülkede egemen kılma isteğinin de sebebidir. Bu sebep arka planda kalan bilinçaltının başrol oynadığı sebeptir ve bu sebebi bir çok kişi inkar da edebilir.

Bu iki sebep olaylar olana kadar ki sebepler ve bunlara tabiki de özel ayrıntılı sebepler ekleyebiliriz. Peki bu kadar basit açıklaması olan ve düzgünce başlayıp düzgünce bitmesi gereken bu protesto neden bu hale geldide insanlar bir anda polis başka bir millettenmişcesine mücadeleye başladı? Öncelikli suç daha sakin olması gereken polistir. Polis derken orada biber gazını sıkana laf etmiyorum ona emir verenlerden bahsediyorum. Kişisel olarak yapılan sert müdahaleler dışında yapılan sertliğin dozajını o emri verenler bu kadar artırdı ki bu ortamı fırsat bilen fırsatçıların da meydanda hatta olayın göbeğinde oluşu bir anda ortamı savaş havasına soktu. Twitterda bizzat gördüğüm şu paylaşımlardan ben tiksindim " Şurası düştü" "Acil yardım" "Ölüyoruz" "Ele geçirdik" vs. Bir anda şaşırdım kim nereyi ele geçiriyor kim kiminle savaşıyor. Zaten tiksindiğim çok daha fazla şey vardı ama neyse şimdilik gerek yok onlara. Varsayalım ki polis hiç bir şey yapmasa orada bekleseydi ve genel güvenliği sağlayıp grubun siyasiler tarafından ikna edilmesini bekleseydi olaylar bu aşamaya gelir miydi? Polis bir şey yapmasada gruptan tahrik gelir miydi ? Oda ayrı bir sorudur ama sağduyulu polis çok şey değiştirebilirdi. Dediğim gibi çıkarılacak çok güzel dersler var ve en önemlisi bu olmalı. 

Olayların APOLİTİKliğini koruma çabası taraftarlarını bir hayli çoğalttı ve savunabilirliğini arttırdı ayrıca polisin gücü karşısında uzun süreli bir direnç kazandırdı. Halkta ezilenin yanında olarak geleneğini sürdürdü ve evlerini dükkanlarını açtı. Karşısında kendi halkı olan polis bu durumda bence çok zor durumda kaldı ne yaptığının çokta farkında olmadan müdahalesine devam etti. Etki-tepki meselesinden ötürü polis müdahale ettikçede göstericiler daha da direnç kazandı. Provakatörlerin boş durmadığını herkes gördü zaten. Karşılıklı tahrik ve sosyal medya gazının etkisiyle olaylar hiç umulmadığı şekilde çığrından çıktı. 

Politikacılar yine o sivri dillerinden taviz vermedi iktidarı-muhalefeti ortalığı daha da ayaklandırmak için sanki özel bir çaba sarfetti. Birisi bir yandan daha da gaz verdi diğeri öbür taraftan kafa tuttu. Hakkını yemeyelim bazılarının ama genel durum böyle. Ortamın bir mücadele havasında olması ve iktidarın kafa tutmasının sonucu herhalde herkesin dağılıp evine gitmesi olmayacaktı.

Toparlayacak olursak yine inatlar uğruna bir kargaşa yaşadık. Kimse taviz vermezse bu durumlarda işin içinden temiz çıkabilmek mümkün değil. En çok dersi çıkarak taraf hükumet, koruması ve bütünleşmesi gerektiği halkının bu sesine kulak vermeli ve hatasızmış gibi davranmamalıdır. Halk gücü kontrol edilemeyecek noktalara gelebildiği içinde halk olarak biz daha sağduyulu ve daha az zarar veren yöntemlerle hakkımızı savunmalıyız. 

Bu ülkenin poliside, askeride, devletide BİZİZ. Birilerinin oyununa gelip şunlar biziz kalanlar or. çocugu gibi söylemler (kendi gördüğüm bir söylemdir) ile bölünmenin temelini atmamalıdır. Bugün eylemde farklı partiden olan kişiyi yerden kaldırıp yarın eylem bitince onlara küfür edeceksek bugün yaptığımızın bir anlamı kalmaz farkında olmalıyız ! 

Herkes durup biraz olayları farklı açılardan düşünmeli. Bunu hepimiz yapmalıyız. İhtiyaç duyduğumuz şey bu gerçekten, azıcık durup düşünmek. Neden bizden olmadığını iddia ettiğimiz adamdan nefret ettiğimizi bir düşünelim. Birini görünce içimizde kabaran öfkenin sebebi nedir? Bu bölünmüşlük nereye kadar sürebilir veya biz bu bölünmüşlükle ne yapabilir? Birilerine nasihat vermeden önce bir kendimize dönüp bir adım atalım. Şunu deneyelim mesela : siyasi görüşünden dolayı sevmediğimiz bir adamı sevmeyi ya en azından onu sınıfımızda hani olur ya çok muhatap olmayız ama nefrette etmeyiz o sınıf arkadaşımız gibi görmeye çalışalım. Eğer birileri değişmeye başlarsa toplumda değişir. Zaten toplumlardaki değişim bir anda olmaz olamaz. Biz önce kendimizden başlayıp önce toplumu sonra dünyayı değiştirebiliriz. Ama kendimizi bile değiştiremiyorsak iktidarı değiştirmek için uğraşmak gayet lüzumsuz bir harekettir. Tek yapabileceğimiz sadece, kime dönemin başbakanı diyeceğiz, o olur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder